Bu Blogda Ara

12 Kasım 2016 Cumartesi

ÇETİN GEÇEN GÜNLER


11 Kasım 2016

ÖĞLEYE DOĞRU

Üç hafta oldu iyi olmadı diyorum aile doktoru Tiyekli’ye. 
Şimdi söyle bana, hata neresinde dişimi çekenin. 
Hatasız kul olmaz ama diyor o, bana göre doktorda hata yok gibi.
Yok mu demiyorum olmaz mı. 
Ben böyle düşünüyorum. Ne demek yok. Var diyorum ben. 
Çetin geçen anlarıma inat, uzun süren günlerin sakin gecelerinde müzik müzik yükselen sesi kulağıma geldi dişimi çekenin.  
Ne demek yok, hep ben mi suçlu olacağım. 
Sana diyorum ki diyor Tiyekli doktor; suçun topu sende, sende,  keza simit yemişsin diş çekimi akabinde.

Diş çekimi sonrası hayal yerleşti düşüncelerime. 
Serin bir mahmurluk dolaştı gözlerinde sevdanın. 
Durgun bakışlarının ötesindeydi bu mahmurluk. 
İpek gibi uzun saçları. Gülümsedi mi, çiçek çiçek açardı yanakları. Avuçlarına almak istesen, avuçlardan kayıp düşerdi yüzü. 
Serin bir mahmurluk dolaşırdı gözlerinde o oruç günleri. 
Ne gökyüzünün maviliği, ne dolunay gecelerinin duruluğu, ne de geleceğin beyazlığı kaldı gözlerimde. 
Aklar anılarda kaldı. Kirli görüyorum dünyayı. Çekilmez benim için zaman. Yitirdim her şeyi. Zaman, gücünü bende denemek istiyor.`

Omuzlarımın gerisinden bir tutuyor. 
Öyle sıkıyor ki, zayıf kemiklerim kırılacakmış gibi. 

AÇIKLAMA

Kalk, diyor, kalk, doğrul. Benim gibi dayanıklı ol zamana.
Ah, kutsal, diyorum ben de; bizi bırakıp gittin. 
Güleyim bari. Benden dayanıklı imiş gibi gösteriyor kendini. İçimdeki isyanın başlangıcını kovmak zor olmuyor. 
Söylediğimi yeniden düşünüyorum; Ah kutsal bizi bırakıp gittin, diyorum, içindeki şeytanın uzaklaşmasını istiyorum.

-----

NOT
Bu karışık cümlelerin kişilerle uzaktan ve yakından ilgisi yok. Yok ama edebiyatla ilgisi var. 
Kişileri kırdımsa peşinen özür dilerim. 
Özür bizden, affetmek sizden. 
Hani, derler ki affetmek büyüklüğün şiarı.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder