Bu Blogda Ara

30 Aralık 2011 Cuma

somuncu baba 2



 




2009 Haziranının ilk haftası


Elimde bir dergi var. Az önce ulaştı bana. Okumalıyım.

Yine dopdolu sayfalar. Yine 88 sayfa.

Yazılanları anlamak için sakin kafa ister. Hele şöyle bir karıştırayım. Sonra sindire sindire....

*

Dergi 104. sayıya ulaştı.

*

BİR GÜN SONRA


Derginin başyazısı dikkatimi çekiyor. Sanırım, okuyan herkesin de dikkatini çekmiştir.

Yazıyı, Derginin İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Sebahaddin Ateş kaleme
almış.

Yazının başlığı, ‘ DARENDE'DE GÜL KOKUSU’>

Sanırım bundan güzel de bir başlık olmazdı.

Yazarın giriş yaptığı kısa bölüm kitaplaşan dergide yok. İnternetteki bu bölüm şöyle:

‘Somuncu Baba'nın ismini taşıyan dergimiz 16 yıldır¸ her Haziran ayında gül edalı¸ gül sevdalı yolculuğuna bir yıl daha ekleyip devam eder… Yapılan Kültür Etkinlikleri vesilesiyle¸ binlerce kilometre uzaklardan gelen davetliler¸ Darende'de yüzyıllardır "Solmayan Gülleri" koklar… Böylece bir manevî yolculuğun serüvenine ortak olur¸ yüzü aklar¸ gönlü paklar…’

________________________________________


Edebi bir şekilde Somuncu Baba'nın hayatını anlattığı yazısına, yazar şöyle devam ediyor:

‘Manevî fetih için yollara düşen erenler... Onlar şehirlerden önce gönüllere girenler...
İşte o büyüklerden biri¸ Muhammedî esintilerle gül kokulu ailesi Horasan'dan Anadolu'ya gelir... Kayseri'yi mesken tutar. 1331 yılında¸ gökçe gönüllü yiğit bir er dünyayı şereflendirir. Adına Hâmid-i Velî derler... Sonra o da ilim tahsili için diyâr diyâr dolaşır. Şehirleri gezer¸ gittiği her yere gül kokusu yayar. Kayseri'den Şam'a¸ oradan Tebriz'e ve Erdebil'e gider. Bir yandan tahsil görür bir yandan da gönül ummanına dalar. Her veçhesiyle nurla dolar... İsmi artık¸ Şeyh Hâmid-i Velî olarak anılmaktadır. İrşad ve hizmet için ailesi gibi tekrar Anadolu'ya gelir¸ Bursa'ya yerleşir...
Küçük bir fırında pişirdiği ekmekleri "Mü'minler¸ Somunlar" nidasıyla halka dağıtır. Gönül ateşiyle yaktığı fırınında pişen ekmekler¸ inanan insanların midesine düştükçe¸ hizmetler çoğalır. Bursa Ulu Camii'nin inşasında çalışan ustalar¸ ameleler¸ görevli askerler hep onun sofrasında doyarlar. Gönül halkasında istikamet bulur¸ onu sever sayarlar. Adına halk arasında Somuncu Baba denir. Pişirdiği lezzetli somunlar müminler tarafından yenir. Sözü¸ sohbeti herkesçe dinlenir... Bursa Ulu Camii'nin açılışında Emir Sultan'ın işaretiyle¸ Padişah Yıldırım Bayezid Han'ın huzurunda hutbe okur. Fatiha suresini tasavvufî yönlerden açıklar... Şöhretten sakındığı için yolculuğuna devam eder¸ talebelerini toplar¸ Bursa'dan ayrılır.
Aksaray'da bir müddet durur¸ oğlu Yusuf Hakiki'yi orada bırakır. Talebelerinin meşhurlarından Hacı Bayram-ı Velî'yi Ankara'ya görevlendirir. Oğlu Halil Taybi ile birlikte hac yolculuğundan sonra Darende'ye yerleşir...1412 yılında Rabbine kavuşur...
Onun necip evlatları o ezelî gül kokusunu yayarlar Darende'den cihana... Hizmeti¸ gönül yapmayı kendine şiar edinen Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s) kendini ecdadının gittiği izden insanlığa vakfeder. Tasavvufî neşve ile gönüllere hizmet eder. Kurduğu vakfı ve yürüttüğü hizmetleri emanet ettiği¸ gözünün nûru evladı H. Hamidettin Ateş Efendi¸ aldığı hizmet bayrağını en yücelere taşır... Güller diyarı Darende'den etrafa elvan elvan kokular yayılır. Evlatları da ecdadı gibi sevilir sayılır...
Somuncu Baba'nın ismini taşıyan dergimiz 16 yıldır¸ her Haziran ayında gül edalı¸ gül sevdalı yolculuğuna bir yıl daha ekleyip devam eder...

Yapılan Kültür Etkinlikleri vesilesiyle¸ binlerce kilometre uzaklardan gelen davetliler¸ Darende'de yüzyıllardır "Solmayan Gülleri" koklar... Böylece bir manevî yolculuğun serüvenine ortak olur¸ yüzü aklar¸ gönlü paklar...
Selam ve muhabbetle... Gönlünüz güllerle dolsun...’

*




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder