Bu Blogda Ara

14 Ağustos 2016 Pazar

NUR TALEBELERİ DANIŞMA MECLİSİ -

• DARBE SONRASI NUR TALEBELERİ MEŞVERET (DANIŞMA) MECLİSİNDE YAPILAN TOPLANTIDA ALINAN KARARLAR:
1. 

• Memleketimizi kaosa sürüklemek isteyen, bu hainlere karşı cemaat olarak bizler neler yapmalıyız? Hangi faaliyetleri icra etmeliyiz? Hükümetimizin yaptığı hizmetlere karşı bizim yapmamız gereken ve bizlerden beklenen görev ve sorumluluklar nelerdir? sualine vereceğimiz cevabın hülasası (özeti) şudur:
• Sayın Cumhurbaşkanımızın ikinci bir emrine kadar meydanlar boş bırakılmamalıdır. Milli iradeye destek vermek maksadıyla, vatan ve milletimizin devam ve bekası (gelecegi- devamlılığı. ) için meydanlara kuvvet vermeye devam edeceğiz.

2. 
• Bu görevin yanında bir de devlet ve hükümetimizin devam ve bekası için de ayrıca gecelerde, seherlerde dua ve iltica ile Rabb-i Kerim’e niyazda bulunacağız.
• Bin seneden beri bu necip millet vatanını muhafaza için büyük fedakârlıklar yapmış, bayrağını dalgalandırmış, din-i mübin-i İslama hadim olmuştur. Hiç endişemiz olmasın, Kadir-i Zülcelal dinini koruyacak, nurunu tamamlayacaktır.
• Hiçbir güç ve kuvvetin, bu mukaddes vatanımızı istila (ele geçirmek) etmeye gücü ve takati yetmeyecektir.

3• Kaderin ince sırları vardır. Bazen kahr (mahvetmek) içinde lütüf (yardım, iyilik) tecelli eder (ortaya çıkar). Karanlık geceler, nurlu sabahları doğurur. Sancı ve sıkıntılar, yeni doğuşların alamet ve işaretidir. İbretle görmedik mi, bizzat yaşamadık mı? Bir gecede bütün millet ayağa kalkmadı mı?

4. 
• 15 Temmuz, netice itibariyle milletimizin birlik ve beraberliğine vesile oldu. Kalb, vicdan ve hisler; vatan aşkı, dayanışma, uhuvvet (kardeşlik) ve muhabbet (sevgi) noktasında perçinleşti. Bir anda Çanakkale ruhu ayağa kalktı. İnşallah bu ruh, İslam âleminin de intibah (uyanmak) ve inşirahına (ferahlık) vesile olacaktır.

5. 
• Hem hikmet ve rahmet-i ilahiye’nin bir başka sırrı şudur ki, devletin içine nüfuz etmiş bu ahtapotun kollarını Kudret-i İlahiye (Allah’ın gücü) bir gecede kesti, devlete sızan bu virüsleri bir gecede temizledi. İnşallah geleceğin Türkiye’si daha şeffaf, daha parlak, daha nurani, daha güzel olacaktır.

6.
• Muazzez Üstadımızın meslek ve meşrebi, apaçık ve bellidir. Bu cümleden olarak Üstadımız şöyle buyurmaktadır: “Risale-i Nur şakirtlerinin, mümkün olduğu kadar, siyasete ve idare işine ve hükûmetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasîleridir. Çünki hâlisane hizmet-i Kur'aniye, onlara her şeye bedel kâfi geliyor.” (Şualar, 362)

7. 
• Evet, vazifemiz neşr-i esrar-ı Kur’aniyedir. İman hakikatlerini bütün âleme duyurmaktır. Görev ve sorumluluğumuz, iman güzelliğini, hakikat güzelliğini, ibadet güzelliğini, istikamet güzelliğini, muamelat güzelliğini fiilen hayatımızda sergilemek; tebliğ ve temsil güzelliğine en güzel şekilde ayine olmaya çalışmaktır. Bu itibarla; bu sancılı dönemde, görev ve sorumluluğumuzu daha sürekli, daha ciddi, daha halisane, daha büyük bir şevk ve gayret içinde ifa ve icra etmeye çalışacağız. Bu noktada zafiyet, tembellik ve rehavete yer vermeyeceğiz.

8.
Çünkü iman ve Kur’an hizmetiyle meşgul olmak manevi bir sadaka hükmüne geçmektedir. Manevi sadakalar, memleketimizin üzerine çöken karanlık bulutları şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da inşallah dağıtacaktır.


9.
• SAİD NURSİ: “Evet efendiler! Gerçi Risale-i Nur sırf âhirete bakar; gayesi rıza-yı İlahî ve imanı kurtarmak ve şakirdlerinin ise, kendilerini ve vatandaşlarını i'dam-ı ebedîden ve ebedî haps-i münferidden kurtarmaya çalışmaktır. Fakat dünyaya ait ikinci derecede gayet ehemmiyetli bir hizmettir ve bu millet ve vatanı anarşilik tehlikesinden ve nesl-i âtînin bîçareler kısmını dalalet-i mutlakadan kurtarmaktır. Çünki bir müslüman başkasına benzemez. Dini terkedip İslâmiyet seciyesinden çıkan bir müslim; dalalet-i mutlakaya düşer, anarşist olur, daha idare edilmez.”(Emirdağ L1,22)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder