Bu Blogda Ara

7 Ocak 2012 Cumartesi

bayram sabahı

19 eylül 2009

AKŞAM

Sabah bayram.

Bekir hoca vaizi yakalıyor.
Vaizin bayram sohbetinde kullanması için bazı taktikler veriyor.

“Yarım saat uzatabilirsiniz…”

İçimdeki (nefis) devreye giriyor. Azgın. Köpürdüğünü duymasam da, öfkesini duyuyorum. Sabırsız insanım. Dur biraz, dinle. Toparlansın konu. Neticeye göre konuş. Gerçi bu konunun önü ve sonu belli. Ama yine de böyle davranmak mı lazım?

“Bir kadika bile uzatılamaz.” diyorum. Diyorum ya, neden söyledim bu cümleyi? Uzatmanın gerekliliğine inanan din adamına bu cümle söylenir mi? Gereksiz…

Vaiz Nuri bana kırgın. Bakışlarından anlıyorum.

İlahiyatta dekan yardımcısı bu adam, hocam İrfan’dan ders alacak. Vaizin bayram öncesi konuşması dağınık da olsa, dinlemesini biliyoruz.
Ne benim, ne de hoca Bekir’in isteğine uymayan vaiz 15 dakika uzatıyor.

*

Neden her bayram sabahında buna benzer, istemediğimiz konular gerçekleşiyor? Geçen sene safların eğri dizilmesini becerebilen başka bir yetkili, önceki sene de dakikalarca uzatmadı mı konuşmasını? Vakit dolunca, konuşma mı dinlenir? Gençler sabırsız, yaşlılar abdeste....

*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder