Bu Blogda Ara

29 Aralık 2011 Perşembe

SUÇIKTI'DA ŞİİR / 3

Güneşi avuçlamış topraklarda

esmer delikanlı sözle ile ilgili görsel sonucu"İğreti uykulardı
Bir yoldu uzayıp giderdi
Mağara içlerinde dualardı
Kayalara çıkan o ıslak bakışlar
Ferasat atlı bulutlardı" 



DURSUNBEY İKİNDİSİ
13 temmuz / Güneş altın ışıklarını çınar dalları arasından suya düşürse de serçeler bağrışsalar da, dere ağlasa da, bu şiir akşamı iptal edilmeyecek. Yapılacak olan yaşamla eş anlamlı. Okunacak her şiirin sonunda düşünmemek olası değil.
“ölüm bize ne yakın ölüm/ölüsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm” 

KAZA: Yakınlarda biryerlerde kara tren kaç kişiyi ezmiş. Haber geliyor ama kara. 
Artık güneş yok birileri için. Yüzlerce kilometre uzaklardan ama o bizden. Suçıktı’nın dereleri ve bu dereleri dolduran sularında acı var. Çınar dallarından sarkan lambaların loş ışıkları var. Karşıda sahne ve önünde geçit yapan şairlerin şiirleri var. her şeyden öte gözümün kenarındaki ‘yeşil gözlü kızın hıçkırıkları’ var. Her şey acı şimdi: su acı, ışık acı ve şiir acı.
“Bir lamba yanıyor hafif ve sarı
Esmer delikanlı hatıra ve kan
Yeşil gözlü kızın hıçkırıkları
Sızıyor bir kapı aralığından
Lambalar yanıyor hafif ve sarı”
“yeşil gözlü kızın arkadaş bildiği o esmer delikanlı yok artık.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder